Darbelerde hukukun üstünlüğü ayaklar altına allanarak adalet dairesi paramparça edilir

Güzel hukuk güzel ağaç gibidir, kökleri yeryüzünde dalları gökyüzüne uzanır, hayatın her alanını kapsar. Nasıl politikacılar politikayı, generaller orduyu güçlendirirlerse, hukukcular da adaleti güçlendirirler. Politikanın yalnızca politikacılara, ordunun yalnızca generallere bırakılamayacağı gibi, adalet de yalnızca hukukculara bırakılamaz. Dünyanın bütün ülkelerde adalet temel hakların ve ana özgürlüklerin en büyük güvencesidir. “Adalet Dairesi” adaletle aksamadan işlerlik kazanır.

Demokratik kurumların güçlenmesi, demokrasi kurallarının geçerlik kazanması, toplumun bütün kesimleri tarafından benimsenmesine bağlıdır. Çünkü hukukun üstünlüğü korunmazsa, üstünlerin hukuku önem kazanır. Hukuk karşısında toplumun bütün kesimlerinin, eşit olmadığı ülkelerde, demokratik kurumlar güçlenmediği gibi, ekonomik yapılar zenginleşmez. Hukukun tarafsız olmadığı toplumlarda, hiçbir kurum tarafsız kalamaz.

Politikanın bütünüyle politikacılara, savaşın bütünüyle askerlere, hukukun bütünüyle hukukçulara bırakılmadığı ülkelerde, yasama, yürütme ve yargılama ayrılığına dayanan, hukukun sınırları içinde birbirlerini dengeleyen ve deneten, ekonomik, siyasal ve kültürel yapılar zenginleşerek gelişirler. İletişim ve etkileşim içinde, güçler ayrılığına önem verilen ülkelerde, güçler ayrılığı güçler paylaşmasına dönüşerek, her alanda büyük atılımlar yapılır.

Tarih içinde toplumlar hukuklarıyla millet, milletleriyle devlet olur. Yüzyıllar içinde kalıcılık ve süreklilik kazanan hukuk kuralları, devletle milletin kaynaşmasında ve dayanışmasında, hayati önem taşır. Hukukla devletin eşgüdümünde, toplum kesimleri arasında, uzlaşmalar desteklenir ve çatışmalar önlenir. Bu yüzden Anadolu’da, “Hukuk karşısında boyunlar kıldan incedir” ve “Hukukun kestiği parmak acımaz” denilir.

Hukuk sorunları çözmede güçle değil adaletle, kimseye haksızlık yapılmadan, çözmek için vardır. Malraux’nun vurguladığı gibi: “Darbeler silahlarla kısa zamanda yapılırlar.Ancak izleri yüzyıllarca kalır.” Dünyanın her ülkesinde hukukun gücü adaletinden, devletin gücü hukundan kaynaklanır. Bunun için ülkelerde tarafsız ve bağımsız hukukcuların görevleri, adaletsizlik yapanları yargılamaktan önce, adaletsizlikleri hukukla önlemektir.

Dünyada hukuk her alandaki gelişmelerin, ana kaynaklarının başında gelir. Üstünlerin hukunun geçerli olduğu bütün ülkelerde, toplumların azınlığı zenginleşirken, çoğunluğu yoksullaşır. Tarihin her döneminde hukuka verilen değer, insanlara verilen değeri gösterir. Dünyanın neresinde olursa olsun, bir insana yapılan haksızlık, bütün insanlığa yapılan haksızlıktır.Haksızlık karşısında susmanın bedeli, tarihin her döneminde çok ağır olmuştur.

Dünyada bütün hukuksuzlukların üstesinden, düzeni sağlayan hukukla gelinir.

Adalet dairesindeki bir aksama, ekonomik ve kültürel yapıyı altüst eder.

Yerleşmiş hukuk ilkeleri ülkelerin, en önemli kültürel sermayesidir.