Oruç ayı olan ramazan ayında yardımlaşma ve paylaşma doruk noktasına ulaşır

Her yılın bir ayı, oruç tutulan Ramazan ayıdır. Oruç ayı sonu bayram olan aydır. Oruç ayında ekilenler, bayram gününde biçilir. Bu yüzden, Ramazan ayı yardımlaşmanın, dayanışmanın, paylaşmanın doruk noktasına çıktığı aydır. Ramazan ayında, bilgiler, hizmetler, ürünler paylaşılır. Bayram günlerinde kapılar, gönüller, sofralar herkese açılır. Bayramlarda, karşılık beklemeden verenlere, karşılıksız verilir.

Bayramla bütünleşen oruç günlerinde, iki kere iki dört değil, on dörttür. Çünkü, oruç ayında paylaşılanlar, büyük bir hızla çoğalır, zenginleşir, yeni boyutlar kazanır. Oruç ayı, bereket ayıdır. Oruç ayı, rahmet ayıdır. Oruç ayında gökyüzünün rahmet ve bereket kapıları, sonuna kadar açılır. Yağmurun toprağı canlandırdığı gibi, oruç ayı ekonomiyi canlandırır.

Ramazan ayı paradan para kazanılan sanal ekonomi ayı değil, ürün ve hizmet üretiminden para kazanılan reel ekonomi ayıdır. Oruç ayında ekonomik hayat, insanların gözlerinden daha çok karınlarını doyurmaya odaklanır. Bütün boyutlarıyla ekonomik hayat, oruç ayında, diğer aylarda görülmeyen, bir büyüklüğe ulaşır. Şehirler, kimseyi dışlamayan, geniş bir sofraya dönüşürler.

Müslümanlar oruca ve oruçluya saygı gösterilen şehirleri, vatanları olarak görürler. Bunun için bütün İslam dünyasında, oruç tutulan her yerde, herkese açık iftar ve bayram sofraları düzenlenir. Bir insanı güldüren, bütün insanlığı güldürür, bir insanı doyuran bütün insanlığı doyurur. Paylaşmayı bilmeyenler, paylaşmayı bilenler tarafından paylaşılırlar.

Oruç ayı toplumların üretim güçlerini büyütme yanında, değerlerini korumaya gösterdikleri özenin, göze görünür, en güzel ve en etkili göstergesidir. Yirmi birinci yüzyılın başında, Türk ve İslam dünyası üreten eller olmanın önemini kavramıştır. Artık üreten eller olmadan, savaş dünyasının barış dünyasına dönüşmeyeceği biliniyor. Bu yüzden Müslüman dünya, her gün bayrammış gibi, üretmeye ve paylaşmaya büyük önem veriyor.

Petrol denizinin üzerinde, yoksulluk çeken İslam dünyasını, yoksulluğun demir kafesinden, oruçmuş gibi tüketmesini, bayrammış gibi paylaşmasını bilenler çekip çıkaracaktır.

Dünyada üretmeden tüketilmez, veren el olanlar, üreten el olanlardır. Üreten el olmanın coşkusunu duymayanlar, veren el olmanın coşkusunu duyamazlar.

Oruç günleri kazandırarak kazanmanın, paylaşarak büyümenin, zenginleştirici gücünün, doruk noktasına çıktığı günlerdir.

Dünyayı yoksullar gibi tüketmesini, zenginler gibi üretmesini bilen toplumlar dönüştürür.