Salgın hastalık sonrası küreden kareye dönüşerek bir olmayan dünya savaşlarla yok olur

Küre dünyada savaşlar yalnızca birbirleriyle savaşan ülkeleri yakıp yıkarken, kare dünyada savaşlar birbirleriyle savaşsın savaşmasın, bütün ülkeleri yakıp yıkıyor. Rusya’nın Afganistan’ı, Amerika’nın Irak’ı işgal etmesinden bu yana, İslam dünyasında milyonlarca insan hayatını kaybetmiştir. Bütün Ortadoğu ülkeleri kan denizine dönüşmüştür. Ortadoğu’da barış şehirleri,savaş şehirleri olmuştur.

Kendini yenilemekte geç kalan son büyük Müslüman devleti olan Osmanlı’nın küçülmesinden ve Türklerin Anadolu’ya çekilmelerinden sonra, İslam dünyası paramparça olmuştur. İran ve Irak savaşında olduğu gibi, Ortadoğu ülkeleri savaşlarda, bir birlerine en büyük zararı vermişlerdir. Petrolden gelen savaşa gitmiştir, Yirmi birinci yüzyılda gitmeye devam etmektedir.

İslam medeniyeti, dünyanın yaşayan en köklü, en güçlü medeniyetlerinin başında gelen, iki dünya medeniyetidir. İslam tarihinin dinamikleri kavranılmadan dünya tarihinin dinamikleri kavranılmaz. Müslüman ülkeler, Endonezya’dan Fas’a kadar, dünyanın doğal kaynaklarının toplandığı, bereketli orta kuşağı oluştururlar.

Ortadoğu Büyük doğal ve tarihsel kaynaklarıyla,dünyanın ekonomik, siyasal ve kültürel “Adalet Terazisi”dir. İster Rusya, ister Amerika, ister İngiltere olsun, Ortadoğu’da savaşan, başını arı kovanına sokar, savaşı kendi ülkesine taşır. Ortadoğu’da silahla yaşanmaz. Ortadoğu’da görünen silahlarla yürüyenler, görünmeyen silahlarla durdururlar.

Yirmi birinci Yüzyıl’ın başında, yalnızca Ortadoğu değil, bütün dünya zembereğinden boşalmış, mekanik bir saat gibi, akrep ve yelkovanı çılgınca dönüyor, kriz üstüne kriz, savaş üstüne savaş üretiyor. Dünyada krizler, savaşları, savaşlar krizleri tetikliyor. Ne dünya Ortadoğu’yu anlıyor, ne de Ortadoğu dünyayı anlıyor.Ortadoğu’da savaş özüm değil, sorun üretiyor.

Dünya Ortadoğu’ya, Ortadoğu da dünyaya uyum sağlamakta, ayak uydurmakta zorlanıyor. Sınav soruları çalışılmayan yerlerden geldi diye, hem dünya, hem de Ortadoğu, “adalet terazisi”ne, gereken özeni göstermiyor.Adaletin çiğnendiği
bir dünyada hiçbir kurum ayakta kalamaz. Adaleti ayaklar altına alanlar, ayaklar altında kalmaktan kurtulamazlar.

Yunan ve Roma‘dan beslenen Batı dünyasının, “Bırakınız yaksınlar, bırakınız yıksınlar” ya da “Bırakınız ölsünler, bırakınız öldürsünler” diyen paradigmasıyla, ne dünyaya, ne de Ortadoğu’ya barış getirilir. Bu bağlamda, seküler Batı dünyasının, Ortadoğu’nun kutsal kültürüne, yakıp yıktığı kutlu kentlerine, her zamankinden çok daha fazla ihtiyacı vardır.Mekke şehirlerin,Kur’an kitapların anasıdır.

Metafizik dünyaya bütünüyle kapalı seküler Batı’nın, tarihte silinmez izler bırakan, iki Amerika yağmalamasını, Ortadoğu’da tekrarlaması mümkün değildir. İslam medeniyeti, en sonda gelen, ancak en başta olan, yaşayan bir medeniyettir. Ortadoğu savaştan ne kadar etkilenirse, etkilendiğinden çok daha fazla etkiler. Ortadoğu’da dökülen kan karşılıksız kalmaz.

Seküler Batı dünyasının metafizik temel kaynaklarının, ne kadar yüzeysel olduğu Ortadoğu’da açıkca görülmüştür. Batı dünyasının son yüzyılda, Ortadoğu’nun petrolleriyle ulaştığı zenginlik, güneş karşısındaki kar gibi eriyor. Göklere isyan edercesine yükselen gökdelenler, büyük alışveriş merkezleri, şehirleri işgal eden fabrikalar, bir salgın hastalık karşısında, tek tek boşalıyor.

Batı’da finansal krizleri, kültürel krizleri izliyor. Avrupa ülkeleri işgal ettikleri, Ortadoğu ülkeleri tarafından işgal edilerek, adalet yerini buluyor. Her Batı ülkesinde, yen bir Ortadoğu inşa ediliyor. “Adalet Terazi”si, Pisagor‘un ters çana benzeyen altı delik ancak içindeki su dökülmeyen, “Adalet Kupası”na benzer. Aç gözlülük yapılır da, su sınır çizgisini aşarsa, kupadaki suyun tamamı dökülür. Batı dünyası, açgözlülüğünün bedelini ödüyor.

Batı Ortadoğu’da yol açtığı göç dalgalarına sınırlarını kapamada, sınırları aşarsa, kupada suyun tamamının yitirilmesi gibi, bütün sınırlarını bir bir yitirir.İngiltere Pakistanlaşır, Fransa Cezayirleşir, Almanya Türkiyeleşir, Rusya Suriyeleşir, Amerika Afrikalılaşır.

Yirminci Yüzyıl’ın Hitler’i gibi, nerede durulacağını bilmeyen Yirmi birinci yüzyılın Hitler’leri, Ortadoğu’da milyonlarca insanı, ükelerinden, şehirlerinden, evlerinden ve işyerlerinden kopardılar. Onların elinde her gün, bütün insanlık binlerce defa öldürülüyor.

Nasıl çürüyen bir dişteki ağrı, bütün bedene yayılırsa, sınırların birbirine karıştığı kare dünyada, bir ülkenin savaşı, bütün ülkeler yayılır. Kare dünya bir olmayan ülkelerin, yok oldukları dünyadır.

Küre dünyada savaş, politikanın cepheye taşınması olmuştur. 

Kare dünyada savaş, politikanın pazara taşınması olacaktır.

Kare dünyada savaşlar,çözüm değil,sorun üretirler.