Sevgili Hıdır Yıldırım ile “Yedi Güzel Adam” ekseninde yaptığımız geçmişten geleceğe ışık tutan bir söyleşi

Ersin Nazif Gürdoğan, “Bir Güzel İnsan Ersin Nazif Gürdoğan” kibamızda, ayrıntılı olarak anlatıldığı gibi, Mavera Dergisinin kurucularındandır ve “Yedi Güzel Adam”arasında anılır. Gürdoğan’ın akademisyenliği yanında, “Teknolojinin Ötesi”, “Kültür ve Sanayileşme”, “Görünmeyen Üniversite”, “Kirlenmenin Boyutları”, “Hicaz’dan Endülüs’e”, “Zaman’ı Aşan Şehirler” ve “Günler Akarken”,Düşünceyi Eylem İçin Bilmek”, “İki Dünyanın Hesaplaşması”, “Dünya Bir Şehirdir”, “Her Şehir Bir Dünyadır” gibi Türkiye’nin Yirmibirinci yüzyılı aydınlatan kitaplarıyla bilinir.

Hep şairlerle bir arada oldunuz, birlikte dergi dergiler çıkardınız. Düşünce ve eylem dünyasında şiirin önemi nereden kaynaklanıyor?

Şiirin tarihi insanlığın tarihiyle başlar. Bilge insanlar, düşüncelerini ve eylemlerini en kısa, en güzel ve en etkili olarak şiirle anlatırlar. Bu yüzden, şiirin değişmeyen işlevi, Necip Fazıl’ın dediği gibi, Allah’ı aramaktır. Mutlak gerçeği aramaktır.

Mehmet Akif, Yahya Kemal, Necip Fazıl, Sezai Karakoç, Nuri Pakdil ve onları izleyen Mavera’nın şairleri Erdem Beyazıt, Cahit Zarifoğlu, Akif İnan ve Alaeddin Özdenören başta olmak üzere, Kutsal Kaynaklardan beslenen bütün şairler, şiiri iman için bilmişlerdir.

Şiir güzellikleri büyütmenin, iyilikleri büyütmenin, doğrulukları büyütmenin ana yollarından biridir. Şiir düşünceyle eylem arasında köprüdür. Düşünce alanlarında tartışılanlar, eylem meydanlarında konuşulurlar.

Türklerin Semerkant’tan Saraybosna’ya uzanan büyük yolculuklarında, yüzyıllar içinde oluşan kültürde, edebiyat medeniyet, düşünce eylem, şiir iman için bilinir. Edebiyat insanlara, iki dünyada kurtuluşa ermenin kapılarını açarsa, kalıcı edebiyat olur, arkasında silinmez izler bırakır.

Edebiyat hem hem insanlar için vardır, hem toplumlar için vardır. Mevlana gibi, yeni sözler söyleyen, Yunus gibi her gün yeniden doğan edebiyatçılardan kimse usanmaz. Onlar iki dünyayı altın oranda harmanlayan, düşünce ve eylem dünyalarıyla, geçmişte geleceği, gelecekte geçmişi, insanda toplumu, toplumda insanı görürler.

Tarihin her döneminde bilge edebiyatçıların en başta gelen görevleri, iyilikleri büyütmek, kötülükleri önlemek olmuştur. İnsanlar birbirleriyle iyilikleri büyütme yolunda yarışırlarsa dünyayı Cennete, kötüklükleri büyütme yolunda yarışırlarsa Cehenneme dönüştürürler.

Aralarında yer aldığınız, birlikte Mavera Dergisini çıkardığınız, çok yakından tanıdığınız, “Yedi Güzel Adam” tartışmaları için neler söylersiniz?

Yedi Güzel Adam, Cahit Zarifoğlu’nun şiir kitabının adıdır. Kitap “Yedi adam biri bir gün bir kan gördü / gereğini belledi.” dizesiyle başlar. Hayatı yaşanır kılmak için, kanda can görenlerin sayılarını çoğaltmak gerekir. Bir insanın kanını dökenler, bütün insanların kanını dökerler.

Bir insanı yaşatarak, bütün insanları yaşatmak için, hayatın şiirini yakalamak çok büyük önem taşır. Onların ellerinde savaş dünyası barış dünyasına dönüşür. Sınırların önemini yitirdiği kare dünyada savaşların kazananı, barışların kaybedeni olmaz.

Yedi Güzel Adam, hayatın şiirini yakalamaya çalışan, barış dünyasının özlemini çeken, iyi savaş kötü barış yoktur diyen, yedi güzel edebiyatçıdır. Gerçekten onlar ömürlerini şiire, hikayeye, denemeye, edebiyata adamışlardır. Onlar düşünce ve eylemlerinde, edebiyatsız medeniyet, medeniyetsiz edebiyat olmayacağını sürekli vurgulamışlardır.

Ahmet Haşim Şiiri, kelimelerin şarkısı olarak görmüştür. Nasıl şiirler kelimeleri şarkılarıysa, edebiyatlar da medeniyetlerin şarkılarıdır. Edebiyatsız medeniyetler güçlerini, medeniyetsiz edebiyatlar etkilerini yitirirler.

Edebiyat deyince de bütün dünyada, herkesin aklına hayatı şiirleştiren, Kutsal kitapların en sonda gelen, ancak en başta olan, hayatı bütün boyutlarıyla kucaklayan, Kur’an gelir. Kutsal kitaplar insanlara iki dünyada kurtuluşa ermenin yol haritasını verirler. Hepsinin kaynağı, “Bir” olan Allah’tır.

İster yanında ister karşısında olsun, bütün kitaplar Kur’an’ı anlamak ve anlatmak için yazılır ve okunur. Ademoğullarının beş bin yıllık bilgi ve bilgelik birikimleri, kutsal kitapların hepsini kapsayan ve kuşatan Kur’an’a düşülmüş büyük bir dipnottur.

Bütün insanlığın hedefi, kutsal kitapların şiirini yakalamaktır. Hayatın şiirini, kutsal kitapların şiirini yakalayanlar yazarlar. Bu bağlamda hayatın şiirini yakalamak, hayatın şiirini yazmak önemlidir. Yedi Güzel Adamlar, hayatın şiirini yazan insanlardır. Onların sayıları yıldan yıla katlanarak artar. Dünyada güzel insanlar olduğu için Büyük Nuh Tufan’ı kopmuyor.

Yakından tanıdığınız Fethi Gemuhluoğlu’nun, sevilen güzel edebiyatçıların, düşünce ve eylem dünyalarında nasıl bir yer tutuyor?

Fethi Gemuhluoğlu Türkiye’nin, düşünce ve eylem dünyasına, yeni açılımlar kazandıran bir kuşak üzerinde, çok büyük etkiler bırakmıştır. O bütün sohbetlerinde şiire, edebiyata, tabiata, ağaçlara dost olamayanlar, insana dost olamazlar diyerek, dostluğun erişilmez örneği olmuştur.

Gemuhluoğlu dost zengini bir gönül insanıdır. Bütün dostluklarını Allah için yaşamıştır. Sabahattin Zaim gibi, çevresinde halkalanan insanlara, sürekli mülk zengini olmalarını değil, dost zengini olmaların öğütlemiştir.

Cumhuriyet döneminde gelmiş Horasan Erenlerinin, düşünce ve eylem dünyalarında önemli olan, dost olmaktır, Allah için insanları sevmektir, Allah’ın sevgisini kazanmak, Allah için insanlara yol ve yön göstermeye, ışık tutmaya çalışmaktır. Gemuhluoğlu bütün bir kuşağa ışık tutmuş, bir Anadolu bilgesi, bir Osmanlı insanıdır.

Geleceğin güzel insanları olmak isteyen, genç kuşaklara neler tavsiye edersiniz?

Gemuhluoğlu sık sık “Oku emri var, yaz emri yok” dediği için, ömrünün son yıllarında, söz ve yazı orucu tutmuştur. Gençler için, hem oku emri vardır hem yaz emri vardır. Okumayanlar yazamazlar. Bir cümle yazmak için, kırk cümle okumak gerekir. Kırk sayfa okumadan, bir sayfa yazılmaz.

İletişimdeki gelişmelerle geleceğin güzel insanları, hem okumasını, hem yazmasını, hem öğrenmesini hem öğretmesini bilen, iyilikleri özendirmede, kötülükleri önlemede birbirleriyle yarışan, dünyaya yeni sözler söyleyen, her alanda yenilikler yapan kuşaklar olacaktır.

Gençlerin dil öğrenmeleri konusunda ne dersiniz? En azından kaç dil bimel Gençler?

Uzaklık yakınlık, gündüz gece, merkez çevre farkının, bütünüyle ortadan kalktığı, mahalle baskısının yerine, kalite baskısının geçtiği dünyada gençler, birden çok dil bilmek zorundalar. Anadil Türkçe yanında, Müslümanların dili Arapçayı, dünyanın dili İngilizceyi, öğrenmek, geleceğin gençlerine, yeni kapılar açacaktır.

Geçmiş yüzyıllarda Anadolu’yu dönüştürenler, üç dili öğrenmeye büyük önem vermişlerdir. Arapça bilimin, Farsça, sanatın, Türkçe, devletin dili olmuştur. Yen kuşaklar İngilizceyi iyi bilmek, Çince’den, Rusça’dan anlamak zorundalar. İnsanların kelime dünyaları ne kadar zengin olursa, düşünce ve eylem dünyaları o kadar zengin olur.

Gençler Yunus gibi tüketmesini, Sinan gibi üretmesini, göründükleri gibi olmasını, oldukları gibi görünmesini başarırlarsa, iç dünyalarının derinleştirirler, dış dünyalarını zenginleştirirler.