Yunus yılında bilgi toplumlarını sevgi toplumlarına dönüştürecek temelleri atmak

Yunus yılı ilan edilen Yirmi birinci yüzyılın can alıcı en önemli sorunu, bilgi toplumlarının sevgi toplumlarına dönüştürülmesidir. İnsanlar daha çok kazanmak, daha çok harcamak için, dört elle sarıldıkları dış dünya kadar, iç dünyaya önem vermezlerse, sevgi toplumları olamazlar. Dünyada alan ellerin, veren ellere dönüşmeleri, yaşanılarak öğrenilen, öğrenilerek yaşanan, iç dünya barışını, dış dünya barışına yansıtmalarına bağlıdır. İç dünyanın enginliklerini bilenler, dış dünyanın zenginlikleri için savaşmazlar. İnsanların akıl gözleri gönül gözleriyle, görülmeyeni gören yetiler kazanır.

Dünyanın hiçbir yerinde iyi savaşın, kötü barışın olmadığını, savaşın kıtlık barışın bolluk getirdiğini, gönül dünyasının öncülerinin çevresinde oluşan sevgi halkaları, toplumların bütün kesimlerine anlatırlar. İnsanlar sevgi halkasına katılarak, bilgiyi bilgeliğe dönüştürmesini, severek sevilmesini, yaşayarak öğrenirler, öğrenerek yaşarlar. Dünyanın neresinde yaşanılırsa yaşanılsın, Yirmi birinci yüzyılda, üreten eller olmasını bilen, sevgi halkalarına katılanlar, tüketim toplumlarının oluşturduğu, çekim alanının albenisine hiçbir zaman kapılmazlar.

İnsanların hem iç, hem dış dünyalarında, barış rüzgarları estiren, sevgi halkalarını güçlendirenler, zorlaştıranlar değil kolaylaştıranlar, nefret ettirenler değil sevdirenler, kötümserler değil iyimserler olmuştur. Bunun için Dergah kültüründe, topluma hizmet edenler, her yerde el üstünde tutulmuşlardır. İç dünyanın derinlikleriyle birlikte, dış dünyanın zenginliklerini, bütün canlılarla paylaşmasını bilenler, sevgi toplumlarının gövdesini oluştururlar. İki dünyanın kaynaklarını altın oranda harmanlayanlar, hiçbir alanda hiçbir şeyin kıtlığını çekmezler.

Mavera dergisinde Akif İnan’ın yaptığı konuşmada, Esad Coşan’ın çok açık ve çok yalın olarak vurguladığı gibi, Dergah kültürü: “İnsanın Allah’ı sevmesi Allah’ın da insanı sevmesidir.” Allah’ın sevgisini kazananların dünyasında, omuzlarda taşınan silahlarla değil, ellerde taşınan güllerle var olunur. Onlar bütün insanlığa “Gelin tanış olalım, işi kolay kılalım” diye seslenirler. Dergah kültürüne dayanan sevgi toplumu, “Seviyorum öyleyse varım” diyenlerin, pazarlarında sevginin alındığı sevginin satıldığı, sevgiden terazi tutulduğu, sevginin sevgiyle tartıldığı toplumdur.

Sevgiyle silahlanan toplumlarda, sevgi matamatikteki sonsuz kavramı gibi, kültürden ekonomiye, eğitimden sağlığa, her alana anlam ve değer kazandırır. Matamatikteki sonsuz kavramı sayılar topluluğundandır, ancak sayılardan bir sayı değildir. Sayıların ötesinde, sayıları düzenleyici ve yönlendirici bir işlev yüklenir. Sayıların bir düzen içinde sıralanmasına başlangıç noktasının, küçülmelerin ve büyümelerin açıklanmasına ve kavranılmasına yardımcı olur. Sayıların azalmalarının ve çoğalmalarının yönünü gösterir. Ancak sonsuza ulaşılmaz, yaklaşılmaya çalışılır.

Allah sevgisinde yok olmak, ekonomik, siyasal ve kültürel hayatın düzenlenmesinde ulaşılmak istenen amaçtır. Sevgi toplumlarında, Allah’ı sevenler ve Allah’ın sevgisini kazananlar, iki dünyada yapılan, nokta kadar iyiliğin ödülsüz, nokta kadar kötülüğün cezasız kalmayacağını, bütün güçlerin üzerinde Allah’ın gücünün olduğunu bilirler. Onlar hiçbir zaman ümitsizliğe kapılmazlar, iyilikleri özendirmek, kötülükleri önlemek için, birbirlerinden önce kendileriyle yarışarak, ellerinden gelenden daha fazlasını yapacak, bir coşku ve zenginlik kazanırlar.

Sevgi toplumlarında insanlar, iyilikleri özendirerek kötülükleri önleyerek, iç dünyalarını derinleştirirler. Dünyanın hiçbir yerinde, iç dünyalarını derinleştirmeyenler, hiçbir alanda dış dünyalarını kolaylaştıramazlar, güzelleştiremezler ve yaşanır kılamazlar.

Sevgi toplumlarını Nuri Pakdil gibi: “Eylem yapıyorum öyleyse varım” diyen insanlar ayakta tutarlar. Onlar “Seviyorum öyleyse varım” diyerek, yardım isteyen herkesin yardımına koşarlar, Allah dışında hiç kimseden yardım beklemezler.

Sevgiyle donananlar, Kıyamet kopuyor olsa da, insanlara yardım etmekten geri kalmazlar. Sevgi toplumları, zararları paylaşarak azaltırlar, kazançları paylaşarak çoğaltırlar.