Yönetim bilmek dünyayı bilmektir hayatı ve insanı bilmektir

Yönetimin tarihi insanlığın tarihiyle başlar, yönetim sanatların en eskisidir, bilimlerin de en yenisidir. Dünyada köklü dönüşümlere yol açan, ekonomik ve kültürel gelişmeler doğrultusunda, değişik ülkelerde yönetim sorunlarını, ele alan kitapların sayısı, son yıllarda hızla artmaktadır. Ülkeler arasındaki sınırların önemini yitirmesiyle, her kuruluşun geleceğinde, büyük tehditler olduğu gibi, büyük fırsatlar vardır.

Okumaya devam et “Yönetim bilmek dünyayı bilmektir hayatı ve insanı bilmektir”

Düz kare yüzyılda açık pazardan kimse zarar görmez

Pazarların bütün üreticilere ve bütün tüketicilere açık olduğu toplumlarda, insanlar ellerindeki kaynakları, ekonominin yasalarına, kültürün değerlerine ters düşmeden, değerlendirmekte ve ihtiyaçlarını karşılamakta güçlük çekmezler. Pazarların herkese açık olmaları, üreticileri tüketicilerin ihtiyaçlarını karşılamaya zorlar. Pazarlarda kimseyi aldatmayan, açık alışveriş ortamı, üretimde ve tüketimde bütün insanlara yarar sağlar.

Okumaya devam et “Düz kare yüzyılda açık pazardan kimse zarar görmez”

Dünyada toplumsal karlılık ekonomik karlılıktan önce gelir

Kuruluşlar yüzyılında bütün işletmelerin, kültüre ve ekonomiye katkılarının araştırılması, “Ticari ve Sosyal Açıdan Proje Değerlendirme Yöntemleri” kitabımızda ayrıntılı olarak tartışılmıştır. Yatırımların kuruluşlara katkıları ticari, topluma katkıları sosyal karlılık yöntemleriyle ele alınır. Yatırımların olumlu etkilerinin yanında, toplumlara olumsuz etkileri vardır. Sigara üreten kuruluşlar, kendilerine kazanç sağlarken, insanlara ve topluma zarar verirler.

Okumaya devam et “Dünyada toplumsal karlılık ekonomik karlılıktan önce gelir”

İnsan kaynakları ülkeleri uçuran rüzgar kanatli atlardır

Yeni yüzyılda bütün ülkelerde, doğal kaynaklardan daha çok, insan kaynakları belirleyici ve sürükleyici güç olacaklardır. Petrol üreten ülkelerde olduğu gibi, insan kaynaklarının donanımsız ve yetersiz olduğu toplumlarda, doğal kaynakların zenginliği, ekonomiye yansımamaktadır. Değerlendirilme yolunda ekonomiye kazandırılmayan, ekonomik dolaşıma katılmayan kaynaklar, bir bir yok olup gitmektedirler.

Okumaya devam et “İnsan kaynakları ülkeleri uçuran rüzgar kanatli atlardır”

Kuruluşlar dünyasında gelecek değişmeden gelişenlerindir

Ülkelerin olduğu kadar, şehirlerin kültürel ve ekonomik güçleri, dünya standartlarını belirleyen, ürünler, hizmetler ve bilgiler üreten kuruluşlarından kaynaklanır. Hayatın bütün alanlarında, bilinmeyenleri bilen kuruluşlar, ekonomik, siyasal ve kültürel dönüşümlerin, eşiğinde olan dünyanın, yeni mimarları olacaklardır. Onlar yıldan yıla, yenilenen üretim yöntemleriyle, yönetim yaklaşımlarıyla, bütün dünyayı değiştireceklerdir.

Okumaya devam et “Kuruluşlar dünyasında gelecek değişmeden gelişenlerindir”

Dünyada kuruluşlar kurumsallaşarak ayakta kalır lar

Türkler Anadolu’yu sevdikleri kadar, Balkanları da sevmişler, yeni şehirler kurarak yerleşmişlerdir. Dicle ve Fırat nehirleri gibi, Tuna nehiri de ortalarından aktıkları coğrafyalara, büyük bir ekonomik ve büyük bir kültürel canlılık kazandırmıştır. Türkler gittikleri her coğrafyada, hukukun üstünlüğüne dayanan devlet yönetimleriyle, toplumun bütün kesimlerine, aynı yakınlığı göstererek, barışın güvencesi olmuşlardır.

Okumaya devam et “Dünyada kuruluşlar kurumsallaşarak ayakta kalır lar”

Dünyadaki bütün krizlerin üstesinden tokgözlüler gelir

Açgözlülüğü baş tacı edinenlerin, en yüksek gelirliler gibi yaşama tutkusunun, yol açtığı finansal krizler, bulaşıcı hastalık gibi bütün dünyaya yayılıyor. Batı ülkelerinde açgözlülüğün akıl almaz boyutlara ulaşması, dünyayı büyük bir yangın alanına çevirmiştir. Batılıların Doğuluların tasarruflarıyla, bolluk içinde yaşama rüyası, bütün ülkelerde büyük yıkımlara yol açmıştır. Rüya ülkeleri, kriz ülkelerine dönüşmektedir.

Okumaya devam et “Dünyadaki bütün krizlerin üstesinden tokgözlüler gelir”

Doğumdan ölüme hayat boyu sürekli üretmesini öğrenmek

Türk ve İslam dünyasının üstesinden gelemediği, üretim güçsüzlüğünü yenmenin, hiç değişmeyen iki altın kuralı vardır: Öğrenmek ve üretmek. Dünyanın hiçbir yerinde, öğrenmesini öğrenenler, üretim yoksulu olmazlar. Bunun için bütün ülkelerin, ekonomik ve kültürel üretimsizliğin, beslendiği kaynakları kurutmak gerekir. Hayatın her alanında, doğumdan ölüme, ömür boyu öğrenme ve kesintisiz üretme, büyük önem taşır.

Okumaya devam et “Doğumdan ölüme hayat boyu sürekli üretmesini öğrenmek”