Dünyada ekonomi nasıl tanımlanırsa tanımlansın, son değerlendirmede insanlığın kültürel birikiminin, hayatın üretim ve tüketim boyutlarına yansımasıdır. İnsanlık tarihi boyunca, toplumların ekonomik gücünü belirleyen, en büyük ve en etkili kaynak kültür olmuştur. Yoksulluk gibi zenginlik de sorun olduğu için, üretim peşinde koşmak, tüketimden kaçınmak, bütün kültürlerde en başta gelen erdem bilinmiştir.
Okumaya devam et “Her ülkede ekonomi eşittir üreten insan çarpı kültürün karesidir”Nasıl bir göz ağlarken bir göz gülmezse dünyada kültür ağlarken ekonomi gülmez
Batı ülkeleri ürün, hizmet ve bilgi üretiminde, Doğu ülkelerinden öndedirler. Ancak son onyıllarda Batı ülkelerinin dünya üretimindeki payları azalırken, Doğu ülkelerinin payları artmaktadır. Dünyanın üretim merkezi Batı’dan Doğu’ya kayma yolunda ilerliyor. Yirmi birinci yüzyılın ortalarında, dünyanın en büyük ekonomisi Çin olacaktır. İslam dünyası iki büyük ekonomik güç, Amerika ve Çin arasında dengeyi sağlayacaktır.
Okumaya devam et “Nasıl bir göz ağlarken bir göz gülmezse dünyada kültür ağlarken ekonomi gülmez”Üniversiteleri küresel olan ülkelerin kültürel dokuları sağlam ekonomik yapıları güçlü yönetimleri demokratik olur
Dünyada ülkelerin karşı karşıya olduğu sorunlar, hem kişisel hem toplumsal düzeyde, kültürel zenginliğin yitirilmesinden kaynaklanır. Bu yüzden kültür yoksullaşmasının etkileri, bütün ülkelerde açıkca gözlenir. Küreselleşmek isteyen her ülkenin, kültürel zenginliğine yeni boyutlar kazandırması, dünyayı büyük bir üniversite olarak görmesine bağlıdır. Yirmi birinci yüzyılda dünya bir üniversite, her üniversite bir dünya olmuştur.
Okumaya devam et “Üniversiteleri küresel olan ülkelerin kültürel dokuları sağlam ekonomik yapıları güçlü yönetimleri demokratik olur”Sürekli barışın temelleri dünyaya atlantik’ten pasifik’ten önce akdeniz’den bakanlarla atılacaktır
Üç kıtanın ortasında, küresel bir medeniyet olarak Akdeniz, dünya medeniyetlerinin ana kaynağı olmuştur. Yirmi birinci yüzyılda, Amerika’dan Çin’e kadar bütün dünya ülkeleri, Akdeniz’in eşsiz bilgi ve bilgelik hazinelerine döneceklerdir. Dünyanın ekonomik ve kültürel kaynakları, Akdeniz’de toplanmıştır. Dünyada medeniyetlerin temelleri olan köklü değerler, Akdeniz’in sınırsız zenginliklerinden devşirilmiştir.
Okumaya devam et “Sürekli barışın temelleri dünyaya atlantik’ten pasifik’ten önce akdeniz’den bakanlarla atılacaktır”Hayatın her alanında kültürler ekonomilere anlam ekonomiler kültürlere değer kazandırırlar
Yunus, Mevlana, İbn Arabi derin bilgelikleriyle, Anadolu’nun düşünce ve eylem dünyasının ışığı olurlar. Anadolu’nun Malazgirt’de başlayan, bin yıllık tarihi, bilgelerin eserleriyle yoğurulur. Yunus Anadolu’dan, Mevlana Horasan’dan, İbn Arabi İspanya’dan bakarak, Türklerin kültür ve ekonomi dünyalarını zenginleştirirler. Onlar eserleriyle Anadolu’yu hem tavandan, hem tabandan dönüştürürler.
Okumaya devam et “Hayatın her alanında kültürler ekonomilere anlam ekonomiler kültürlere değer kazandırırlar”Gelirleri giderlerini karşılamayanların yol açtıkları krizlerin faturasını bütün ülke öder
Bilişim dünyasındaki gelişmelerle, dünyanın ekonomik ve kültürel yapısındaki dönüşümler, bütün ülkeleri hem ekonomik, hem kültürel alanlarda, küresel kuruluşlarla birbirlerine bağımlı hale getiriyorlar.Dünyanın bütün ülkelerinde üretim ve tüketim alanları açan küresel kuruluşlar, girdileriyle olduğu kadar, çıktılarıyla hayatı kolaylaştırarak, ülkeler arasında çok boyutlu bağlar kuruyorlar. Onlarla dünya her yıl biraz daha küçülüyor.
Okumaya devam et “Gelirleri giderlerini karşılamayanların yol açtıkları krizlerin faturasını bütün ülke öder”Savaşların tarihinde Çanakkale’yi doğru okumayanla yeni Çanakkale’lerin tekrarlanmasının önüne geçemezler
Ülkelerin tarihleri, en büyük, en önemli ve en değerli zenginlikleridir. Değişik alanlardaki zenginliklerini değerlendirmesini başaramayan ülkeler, ekonomik, siyasal, kültürel üretim güçlerine yeni boyutlar kazandıramazlar. Ülkelerin gelecekteki zenginlikleri, geçmişteki zenginliklerine dayanılarak, ülkelerarası pazarlara taşınır. Ülkelerle birlikte dünyanın tarihi, bilim ve teknolojinin olduğu kadar, kültür ve sanatın da anasıdır.
Okumaya devam et “Savaşların tarihinde Çanakkale’yi doğru okumayanla yeni Çanakkale’lerin tekrarlanmasının önüne geçemezler”Çatışma dünyasını uzlaşma dünyasına geleceği doğru okuyan bilge dünya liderleri dönüştürür
Üretim ve yönetim dünyasında, son yıllarda en çok araştırılan konuların başında liderlik gelmektedir. Kamu, özel ve gönüllü kuruluşların yönetiminde, ordu benzeri yapılanmaların önemini yitirmesi, bütün boyutlarıyla liderlerin başarılarının, kaynaklarını araştıran çalışmaların çoğalmasına yol açmıştır. Düşünce ve eylemde, çığır açan liderlerin görüşleri, kuruluşların değişik kademelerinde, yer alan yöneticilere yol gösterici olmaktadır.
Okumaya devam et “Çatışma dünyasını uzlaşma dünyasına geleceği doğru okuyan bilge dünya liderleri dönüştürür”Kıyamet’in provası olan depremler hayatı ölümle ölümü hayatla bütünleştirirler
Ölümden sonra dirilişi yok sayan, ölüm karşısında susan seküler kültür, ölümü hayatın dışına atmak için, elinden geleni arkasına bırakmıyor. Seküler kültürle yoğurulan yaşama düzeninde, ölümler aile ortamından hastane ortamına taşınıyor. İnsanların ölüm yokmuş gibi yaşamaları için, mezarlıklar yerleşim alanlarının dışında, kimsenin görmediği alanlara taşınarak gözden uzaklaştırılıyorlar.
Okumaya devam et “Kıyamet’in provası olan depremler hayatı ölümle ölümü hayatla bütünleştirirler”Kuralsızlığın olduğu kuruluşlarda kurumsallaşma olmaz
Toplumların birbirleriyle iletişim ve etkileşim içinde oldukları dünyada, kültürün ve ekonominin, ana dinamiğini kuruluşlar oluşturur. Dünyanın her yanında toplumları, kamu, özel ve vakıf kuruluşlar ayakta tutarlar. Onlar üç ayaklı büyük bir masaya benzerler, ayaklardan biri eksik olursa, nasıl masanın dengesi bozulursa, toplumların da dengesi bozulur. Toplumlarda ekonomik, siyasal ve kültürel uyum ve düzen kuruluşlarla sağlanır.
Okumaya devam et “Kuralsızlığın olduğu kuruluşlarda kurumsallaşma olmaz”Gündüz gece rüya görmeyenler köklü dönüşümlerin tetikleyicileri olamazlar siyasal sınırları aşmasını başaramazlar
İçine kapanmayan kuruluşlar, büyük rüyalar görürler. Gerçekleştirilecek rüyaları olanlar hem yerel, hem küresel pazarlarda çığır açıcı yeniliklerin öncüleri olurlar. Başarılı kuruluşlar gördükleri rüyalar doğrultusunda yürürler, rüyalarının gerçekleşmesi uğrunda, ümitsizliğe düşmeden, karamsarlığa kapılmadan, yorulma bilmez gayretle çalışırlar. Onlar beklemedikleri zamanlarda, görülmeyen dönüşümlere imzalarını atarlar.
Okumaya devam et “Gündüz gece rüya görmeyenler köklü dönüşümlerin tetikleyicileri olamazlar siyasal sınırları aşmasını başaramazlar”Ateş dünyasını güneş dünyasına mehmet akif gibi “korkma” demesini bilenler dönüştürür
Osmanlı Devleti’nin uzun ömürlü olması, kuruluş yıllarından son yıllarına kadar, eğitime önem vermesinden kaynaklanır. Osmanlı döneminde Bursa, Edirne ve İstanbul yanında, geleceğin sultanlarının sancak beyliği yaptığı Manisa, Kütahya ve Amasya Anadolu’nun eğitim ve kültür merkezleri olmuştur. Bütün Osmanlı şehirlerinin merkezinde çarşı, cami ve medrese vardır. Çarşının zenginliği ve caminin etkinliği, iki kurum arasında uyum ve düzeni sağlayan medreseye dayanır.
Okumaya devam et “Ateş dünyasını güneş dünyasına mehmet akif gibi “korkma” demesini bilenler dönüştürür”Kültürlerini derinleştirmeyenler ekonomilerini zenginleştiremezler
Dünyada insanlığın varoluş düşüncesinin ana kaynağını, hayata anlam kazandıran kutsal kitaplar oluştururlar. Toplumların düşünce ve eylem dünyasının, derinliğinin ve zenginliğinin artırılmasında, kutsal kitaplar vazgeçilmez bir yer tutarlar. Tarihin her döneminde, toplumları ekonomilerinden önce, kültürleri ayakta tutarlar. Büyük küçük bütün ülkelerde, hayatı ekonomiden önce kültür katlanılır kılar.
Okumaya devam et “Kültürlerini derinleştirmeyenler ekonomilerini zenginleştiremezler”Dünyadaki bütün yoksullukların üstesinden tüketmesini değil üretmesini bi̇lenler gelirler
Kültürün de, ekonominin de odak noktasında insan yer alır. İnsanın iç dünyasının derinliklerine inmeden, davranışları yönlendiren, ihtiyaçları ve istekleri kavramadan, ekonominin yasaları anlaşılmaz. Kültürle ekonomi birbirini etkiler, ekonominin yolu kültürle açılır. Hayatın değişik alanlarında, insanları ilgilendiren her eylem hem kültürel, hem ekonomik boyutlar taşır.
Okumaya devam et “Dünyadaki bütün yoksullukların üstesinden tüketmesini değil üretmesini bi̇lenler gelirler”Doğruluk almayanlar doğruluk satmayanlar ekonomik krizlerin üstesinden gelemezler
Kutsal değerlerden bütünüyle arındırılmış ekonomik yapıların, ülkelerin üretim güçlerini büyütmesi, toplumun değişik kesimleri arasındaki gelir dengesizliklerini gidermesi mümkün değildir. Dünyanın hiçbir ülkesinde, kutsalın güneşi seküler balçıkla sıvanmaz. Bu yüzden Nurettin Topçu Fransızların, karşılaştıkları kültürel ve ekonomik krizleri, Paris’in Sorbon meydanındaki Auguste Comte’un büstünü kaldırıp, yerine Pascal’ın heykelini dikmediklerine bağlamaktadır.
Okumaya devam et “Doğruluk almayanlar doğruluk satmayanlar ekonomik krizlerin üstesinden gelemezler”Kimlik sorulmayan mavera yolunda olanlar yönlerini şaşırmazlar
Yirminci yüzyılda Anadolu hem medeniyetlerin, hem edebiyatların savaş alanı olur. Kan kardeşliğinden daha çok yol kardeşliğine önem veren Türklerin Avrupa’da ilerleyişleri gibi, Avrupa’dan çekilişleri yüzyıllarca sürer. Yirminci yüzyılın başında, Doğu Avrupa’dan çekilen Türkler, sonunda Batı Avrupa’ya dönerler. Avrupa’nın bütün ülkelerinde yeni Anadolu’lar oluşur. Mavera edebiyatçılarının ellerinde, İslam’ın yaz kış sürekli dalgalanan bayrağı, önünden iki defa dönülen Viyana başta olmak üzere, bütün Avrupa ülkelerinin şehirlerinde dalgalanmaya başlar.
Okumaya devam et “Kimlik sorulmayan mavera yolunda olanlar yönlerini şaşırmazlar”Vahiy medeniyeti’nin hiç sönmeyen meşalesi geçmişten geleceğe “gül yetiştiren adam”larla taşınır
Maraşlı “Gül Yetiştiren Adam”ın, ömrünü gül yetiştirmeye adadığı gibi, Rasim Özdenören de, ömrünü edebiyatçı yetiştirmeye adar. O Müslümanca düşündüren denemeleriyle, okuyanların ruhunu kamaştıran, iç dünyalarını sarsan hikayeleriyle, edebiyatçı yetiştiren bahçıvanlara benzer. Ve “Ruhun Malzemeleri” kitabıyla, roman dünyasının öncülerinin kitaplarından yola çıkarak, Doğu’yla Batı’nın, yerelle küreselin, birbirine karıştığı bir dünyada, İsmet Özel’in “Şiir Okuma Kılavuzu” gibi, “Roman Yazma Kılavuzu” örneği verir.
Okumaya devam et “Vahiy medeniyeti’nin hiç sönmeyen meşalesi geçmişten geleceğe “gül yetiştiren adam”larla taşınır”Arz ve talep yasasını maliyet ve fayda analizini bilmeyenler dünya barışına katkıda bulunamazlar
Ekonomi dünyada, Avrupa’da ortaya çıkmış, bir bilim dalı değildir. Ekonomik konular, ilk insandan bugüne, hayatın her alanında, insanın karşısına çıkarlar, toplumsal, siyasal, kültürel boyutlarıyla hayatı dönüştürürler. Ekonomi bilimi insanların karşılaştıkları, çok boyutlu sorunları çözmeye yarayan, herkesin anlayacağı, küresel bir dildir. Her dil gibi ekonominin dili de sindire sindire öğrenilmelidir.
Okumaya devam et “Arz ve talep yasasını maliyet ve fayda analizini bilmeyenler dünya barışına katkıda bulunamazlar”Düz dünyanın en güçlü devletleri en adil olan devletlerdir
Yağmalamaya dayanan ekonomileriyle, yeteri kadar büyüyen Avrupa ülkeleri, uzun bir durgunluk dönemine girmişlerdir. Avrupa’nın içine düştüğü, üretim güçsüzlüğünün doğurduğu boşluğu, Afrika’nın ve Asya’nın yağmalanan ülkeleri dolduracaktır. Dünya nüfusunün yarısını oluşturan “Otokratik Çin” ve “Demokratik Hindistan”, dünyanın yeni üretim merkezi olma yolunda hızla ilerliyorlar. Onları Endonezya, Türkiye, Nijerya ve Brezilya izliyor.
Özdenören gibi edebiyatı sevenler her şeyi gören Allah’tan herkesi doyuran topraktan uzaklaşmazlar
Türk Edebiyatı’nın “Gül Yetiştiren Adam”ı Rasim Özdenören, Nobel ödüllü Amerikalı edebiyatçı William Faulkner gibi, “insanın ruhunun yüceltilmesini” edebiyatın ana işlevi olarak görür. Bu yüzden edebiyat yazılarını topladığı kitabına “Ruhun Malzemeleri” adını vermiştir. Özdenören’e göre insanın, inişlerle çıkışlarla dolu ruh dünyasını, ele almayan bir yazar, yerelde küreseli, küreselde yereli yakalayan, küresel edebiyatın kapılarını aralayamaz.
Okumaya devam et “Özdenören gibi edebiyatı sevenler her şeyi gören Allah’tan herkesi doyuran topraktan uzaklaşmazlar”