Her ülkede yerken yalnız yiyenler yüklerini yalnız taşırlar

Ekonomik, siyasal ve kültürel boyutlarıyla, hayata değer katmanın, insanların değerini artırmanın, genel geçer yol ve yöntemi, üzerine uzanan ellerin çok olduğu, geniş sofralar açmaktır. Toprağı derviş öyküleriyle mayalanan Anadolu’da, insanların gönülleri, sofraları ve evleri dostlarına sürekli açıktır. Anadolu insanı, bir kişilik sofrada iki kişinin, iki kişilik sofrada dört kişinin, üç kişilik sofrada dokuz kişinin, doyacağına bütün gönlüyle inanır. Sofraların üstsel olarak büyüyen bir bereketi vardır.

Okumaya devam et “Her ülkede yerken yalnız yiyenler yüklerini yalnız taşırlar”

Dünya diyalektik düşünceyi Hegel’den Marx’tan değil Mevlana’dan öğrenmiştir

Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de, iyiliklerle kötülüklerin birbirine karıştığı, her alanda, büyük bir karmaşa yaşanıyor. Doğu’dan Batı’ya, bütün ülkelerde, beklenmeyen gelişmeler, birbirini izliyor. Irak’ın ve Afganistan’ın ekonomik yapıları yıkılırken, Malezya’nın ve Türkiye’nin ekonomik yapıları güçleniyor. Zenginlikler yoksullukları, yoksulluklar zenginlikleri, iyilikler kötülükleri, kötülükler iyilikler yapılarında taşıyorlar.

Okumaya devam et “Dünya diyalektik düşünceyi Hegel’den Marx’tan değil Mevlana’dan öğrenmiştir”

Kültür gökyüzünün ekonomi yeryüzünün kaynaklarıyla yeni açılımlar kazanır

Kültür ve ekonomi bir dünyanın, biri gökyüzünden biri de yeryüzünden beslenen iki ayrı alanıdır. Kültür gökyüzünden, ekonomi yeryüzünden güç alır. Kültür ekonominin, ekonomi de kültürün, hayat kaynağıdır. Kültür ekonominin gören gözü, ekonomi de kültürün tutan elidir. İnsanlara gören göz olan kültürle birlikte, tutan el olan ekonomi, hayat kaynağı havuzlara, durup dinlenmeden kova kova su taşırlar.

Okumaya devam et “Kültür gökyüzünün ekonomi yeryüzünün kaynaklarıyla yeni açılımlar kazanır”

Arvasi ile Necip Fazıl Kotku ile Turgut Özal yirminci yüzyıl Anadolu’suna damgasını vuranların önünde gelirler

Tarihin her döneminde liderler, toplumların gönül zenginlikleriyle, akıl zenginliklerini altın oranda kucaklaştırarak, kültürel dokuyu ve ekonomik yapıyı dönüştürmüşlerdir. Toplumların dönüşüm sürecinde, gönül zenginliği akıl zenginliğine, akıl zenginliği gönül zenginliğine yeni açılımlar kazandırır. Gönül zenginliğiyle akıl zenginliği arasında, karşılıklı bir iletişim ve bir etkileşim vardır. Gönül dünyasında ekilenler, akıl dünyasında, akıl dünyasında ekilenler, gönül dünyasında biçilirler. İki dünyada birden ekilmeyenler, iki dünyada birden biçilmezler.

Okumaya devam et “Arvasi ile Necip Fazıl Kotku ile Turgut Özal yirminci yüzyıl Anadolu’suna damgasını vuranların önünde gelirler”

Dünyanın bütün ülkelerinde erdemli insanları ekonomik siyasal kültürel hayatın içine çekmek

İnsanlar hayatın, ekonominin ve dünyanın merkezinden alınarak, yerine pazar mekanizması ya da tam rekabet modelini yerleştirilir ve sistemin çalışması, yalnızca ekonomik insana bırakılırsa, büyük balıkların küçük balıkları yuttukları, kıran kırana işleyen bir ekonomik yapı ve kültürel doku ortaya çıkar. Güçlünün güçsüzü ezdiği, kaynakların belirli ellerde toplandığı, insanın gönül yanının hiç önemsenmediği bir ekonomik dünya oluşur. Geçmişin hiçbir döneminde insanlar, ahlak ilkelerinden böylesine koparılmamıştır. Yoksa arz ve talep yasaları, insanların var oldukları her yerde yürürlüktedir.

Okumaya devam et “Dünyanın bütün ülkelerinde erdemli insanları ekonomik siyasal kültürel hayatın içine çekmek”

Yalınlıktan güzel elbiseler giyenler hiçbir zaman yoksul düşmezler

İster ekonomik, ister siyasal, isterse de kültürel olsun, hayatın her alanında savurganlık gösterişten, derinlik yalınlıktan kaynaklanır. Tüketimde gösteriş savurganlığı, üretimde yalınlık tasarrufu özendirir. Hayatın hangi alanında olursa olsun, açgözlülük savurganlığın, tokgözlülük yalınlığın kapılarını sonuna kadar açar. Tokgözlü toplumlar, gösteriş harcamalarından kaçınırken, açgözlüler gösteriş harcamalarında yarışırlar.

Okumaya devam et “Yalınlıktan güzel elbiseler giyenler hiçbir zaman yoksul düşmezler”

Doğu batı farkının ortadan kalktığı kare dünyada eğitim her alanda öğreterek öğrenmek öğrenerek öğretmektir

Kare dünyanın kültürel dokusuna ve ekonomik yapısına, yeni açılımlar kazandıracak olanlar, öğretmekte olduğu kadar öğrenmekte, yeni yaklaşımlar geliştiren eğitim kurumlarıdır. Öğrenmeyi ve öğretmeyi, eğitim kurumlarının dışına çıkararak, çevreleriyle alışveriş içinde olan, öğrenmesini ve öğretmesini öğrenen eğitim kurumları, ülkeleriyle birlikte bütün dünyanın bilgi ve bilgelik birikimine katkıda bulunurlar. Onlar bilgiyi zenginleştirirken, toplumların üretim gücünü de zenginleştirirler.

Okumaya devam et “Doğu batı farkının ortadan kalktığı kare dünyada eğitim her alanda öğreterek öğrenmek öğrenerek öğretmektir”

Dünyanın bütün ülkelerinde etik pazar ekonomisi her zaman serbest pazar ekonomisinden üstündür

Dünyanın kaynakları sınırsız, insanların istekleri sınırlı olsa, ülkeler arasında, üretmek ve tüketmek, böylesine önemli olmayacaktır. Yunus’un deyişiyle , bütün insanlar varlığa sevinmeyeceklerdir, yokluğa yerinmeyeceklerdir. Başta ekonomi bilimi olmak üzere, bütün bilimler insanların isteklerinden daha çok, ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanacaklardır. Ancak dünyanın kaynakları sınırlı, insanların istekleri sınırsızdır.

Okumaya devam et “Dünyanın bütün ülkelerinde etik pazar ekonomisi her zaman serbest pazar ekonomisinden üstündür”

Dünyada para herşeydir diyenler para kazanmak için herşeyi yaparlar

Son yüzyıllarda Batı dünyasında seküler kültür, kutsal kültürün yerini almıştır. İki yüzyıl boyunca, bütün dünyada sekülerleşme rüzgarları estirilmiştir, estirilmeye devam edilmektedir. Seküler kültürün para ticaretine dayanan, faiz odaklı, paradan para kazanma yöntemleri, New York’un Wall Street’tinden, bulaşıcı bir hastalık gibi, bütün dünyaya yayılmıştır. İrlanda’dan İzlanda’ya, Singapur’dan Dubai’ye kadar, büyük küçük bütün ülkelerin şehirleri, küresel bankalar tarafından baştan sona işgal edilmiştir.

Okumaya devam et “Dünyada para herşeydir diyenler para kazanmak için herşeyi yaparlar”

Kültür dünyasında yetiştirilmiş ağaçları olmayanların ekonomi dünyasında toplanacak meyvaları olmaz

Anadolu insanı, ekonomiyi hayatı yaşanır kılmak için bilir. Ekonomisiz toplum, toplumsuz ekonomi olmayacağını düşünür. Ekonomi hayatı kolaylaştırır, kültür ise hayatı yalınlaştırır. Kültür ve ekonomi toplumların, geçmişlerini ve geleceklerini yansıtan aynalardır. Kültür geçmişte yapılanları, ekonomi gelecekte yapılacakları aydınlatır. Kültür ekonominin, ekonomi kültürün üniversitesidir.

Okumaya devam et “Kültür dünyasında yetiştirilmiş ağaçları olmayanların ekonomi dünyasında toplanacak meyvaları olmaz”

Hiçbir alanda gizliliğin olmadığı dijital dünyanın “ekonomik”ten önce “etik” düşünen girişimcilere ihtiyacı var

Bütün dinleri ve Allah’a inanmayı afyon olarak gören Komünizm uygulanabilirliğini bütünüyle yitirmiştir. Ekonomiyi inanç ve etikten bağımsız olarak ele alan, Kapitalizmin de can damarları bütünüyle kurumuştur. Çünkü her zaman olduğu gibi, dijital dünyada sağlam ekonomi, sağlam topluma, sağlam toplum sağlam insana dayanır. Ekonomi toplumun ve insanların üretime ve tüketime dönük yüzleridir. Güzel insanların üretimleri gibi, tüketimleri de güzel olur.

Okumaya devam et “Hiçbir alanda gizliliğin olmadığı dijital dünyanın “ekonomik”ten önce “etik” düşünen girişimcilere ihtiyacı var”

Çanakkale’de Müslüman ve Hristiyan ülkelerin tarihi yeniden yazılmalıdır yeniden yorumlanmalıdır

Küre dünyada medeniyetler arasındaki siyasal,kültürel ve ekonomik güç gösterileri cephelerde yapılmıştır. Kare dünyada savaşlar, cephelerden pazarlara taşınmıştır. Kare dünyanın fatihleri, üniforma giyen genareller değil, forma genarelleridir. Amerika’nın “Apple” gibi, “Facebook” gibi forma giyen generalleri, ülkelerinin bayraklarını bütün dünyaya taşımakta “Pentagon”nun üniforma giyen generallerinden çok daha başarılı olmuşlardır. Dünyanın hiçbir ülkesinde, onlara ne pasaport ne vize sorulmuştur.

Okumaya devam et “Çanakkale’de Müslüman ve Hristiyan ülkelerin tarihi yeniden yazılmalıdır yeniden yorumlanmalıdır”

Nehirler bilge şairlerin iyimserlik ve ilham kaynaklarının başında gelirler

Bütün yönleriyle dünyayı, bir bütün olarak görmek için, denizlere ulaşmada engel tanımayan nehirler gibi olmak gerekir. Dağ doruklarından doğan nehirler, en az zahmetle, en çok yolu aşarak denizlere ulaşırlar. Seyhun’a, Sakarya’ya, Fırat’a, Dicle’ye, Tuna’ya, Nil’e, Mississippi’ye ve Amazon’a dünyanın hiçbir ülkesi yabancı gelmez. Bütün ülkeler gibi, bütün denizler nehirlerindir. Denizler nehirlerin aradıkları cennetleridir.

Okumaya devam et “Nehirler bilge şairlerin iyimserlik ve ilham kaynaklarının başında gelirler”

Nefretin doğurduğu nefretin üstesinden sevgiyle silahlanarak gelmek

Ortadoğu ülkelerindeki iç savaşlar, mezhep savaşlarına dönüşerek, bütün şiddetiyle devam etmektedir. İslam dünyasında nefretin doğurduğu nefret, Irak’tan bütün Ortadoğu ülkelerine ihraç edilmiştir. Doğal kaynak zengini Müslüman ülkeler, yatırım ürünlerinden tüketim ürünlerine kadar, bütün ihtiyaçlarını, Batı ülkelerinden ithal eden, ülkeler konumuna düşmüşlerdir. İslam dünyası varlık içinde yokluk çekmektedir.

Okumaya devam et “Nefretin doğurduğu nefretin üstesinden sevgiyle silahlanarak gelmek”

Dünyadaki çevresel kirlenme kültürel kirlenmeden kaynaklanır

Kirlenme, bir üretim ya da bir tüketim sonucu, insanların özel ve toplumsal çevrelerinde ortaya çıkan, ekonomik ve kültürel artıklardır. Dünyada insan ve çevre kirlenmesinin, akıl almaz boyutlara ulaşması, doğal kaynakların, hiçbir bedel ödenmeden, babadan oğula geçen bir miras gibi, görülmesinden kaynaklanmaktadır. Ancak ekonomik hayatta hiçbir üretim ve tüketim bedelsiz değildir.

Okumaya devam et “Dünyadaki çevresel kirlenme kültürel kirlenmeden kaynaklanır”

Amerka’lısıyla Avrupa’lısıyla Avrasya’lısıyla ekonomik kültürü kutsallaştıranlar kutsal kültüre savaş açarlar

Büyük Türkistan’ın sorumluluk taşıyan aydınları, ekonomik ve kültürel bütün zenginliklerinin, Moskova’ya kaçırılmasının önlenemediğinin unutulmaması için, sürekli vurgulama gereği duyarlar. Avrupalıların Orta Doğu’yu ve bütün Afrika ülkelerini yağmaladıkları gibi, Ruslar da Kafkasya’yı ve Orta Asya’yı yağmalıyorlar. Onlar İkinci Dünya Savaşından sonra, bütün Orta Asya’nın zenginlikleri yetmemiş gibi, Doğu Avrupa’nın müzelerinde buldukları her şeyi Rusya’ya kaçırıyorlar. Ruslar yağmalamada İngilizlerden, Fransızlardan ve İspanyollardan geri kalmıyorlar. “Ekonomi her şeydir ekonomi için her şey yapılır” diyenler, yağmalamada hiçbir sınır tanımıyor.

Okumaya devam et “Amerka’lısıyla Avrupa’lısıyla Avrasya’lısıyla ekonomik kültürü kutsallaştıranlar kutsal kültüre savaş açarlar”

Kare dünyada yerelleşerek küreselleşmesini küreselleşerek yerelleşmesini öğrenmek

Ekonomik, siyasal ve kültürel hayatın canlılığı, yerel düşünme, küresel davranma ustalığında gizlidir. İletişim ve ulaşım alanlarındaki gelişmelerle, dünyada gözden ve gönülden ırak olmak ortadan kalkmıştır. Sınırların önemsizleştiği için, her kurum ve kuruluş, ya yerel ya küresel değil, hem yerel hem küresel olmak zorundadır. Yerel kalmak yok olmaktır. Bilinen mantık ilkelerinin geçerlilik alanları daralmıştır.

Okumaya devam et “Kare dünyada yerelleşerek küreselleşmesini küreselleşerek yerelleşmesini öğrenmek”

Dünya yunus yılında varlığa sevinmeden yokluğa yerinmeden yalın yaşamasını Yunus’tan öğrenmek

İster ekonomik, ister siyasal, ister kültürel olsun, hayatın her alanında savurganlık gösterişten, derinlik yalınlıktan kaynaklanır. Her yerde her zaman gösterişte savurganlık, derinlikte yalınlık vardır. Hayatın hangi alanında olursa olsun, gösteriş savurganlığın, yalınlık derinliğin kapılarını sonuna kadar açar. Üretim gücü büyük olan toplumlar, gösteriş yatırımlarından kaçınırken, üretimde başarısızlığa uğrayanlar, gösteriş tüketiminde yarışırlar.

Okumaya devam et “Dünya yunus yılında varlığa sevinmeden yokluğa yerinmeden yalın yaşamasını Yunus’tan öğrenmek”

Her şehirin bir devlet olacağı bin devletlik dünyanın barış mimarları üniforma giyenler değil forma giyenlerdir

Kapalı kapıların olmadığı her alanda açıklığın zorunlu olduğu dünyada, katılımcı demokrasilerin ve paylaşımcı ekonomilerin, dünyanın önde gelen ülkelerinde benimsenmesiyle, büyük küçük bütün şehirler, kendi kendilerini yönetme gücü kazanıyor. Ulaşımdaki ve iletişimdeki baş döndürücü gelişmeler, dünya şehirlerini birbirine yaklaştırıyor, toplumlar arasındaki iletişimi ve etkileşimi hızlandırıyor. Sovyetlerin ve Yogoslavya’nın dağılmasıyla, dünya yeni cumhuriyetlerle tanışıyor. Rusya Federasyonu Tataristan’ıyla, Başkurdistan’ıyla, Dağıstan’ıyla, Kırım’ıyla yeni açılımlara hazırlanıyor.

Okumaya devam et “Her şehirin bir devlet olacağı bin devletlik dünyanın barış mimarları üniforma giyenler değil forma giyenlerdir”

İslam’ın ana referans çerçevesini belirleyen Türkistan’ın büyükleri bütün dünyayı aydınlatmaya devam ediyor

Kültürlerin birbirleriyle yarışında, güçlü rakipleri olmayanlar canlılıklarını koruyamazlar. Rakiplerini iyi tanıyan kültürler, sorunları çatışarak değil uzlaşarak çözerler. Uzlaşma arayanlar çatışma arayanlardan, her zaman daha güçlü olurlar. Yüzyıllar boyunca dünyada Hristiyan ülkelerle Müslüman ülkeler, kendi aralarında olmaktan daha çok kendi içlerinde savaşmışlar. Bu yüzden oluşmakta olan dünyada, kültürlerin hem kendilerinin, hem birbirlerinin ortak değerlerini iyi tanımaları, dünya barışı için hayati önem taşıyor.

Okumaya devam et “İslam’ın ana referans çerçevesini belirleyen Türkistan’ın büyükleri bütün dünyayı aydınlatmaya devam ediyor”