Gizliliğin ve kapalı kapıların olmadığı düz kare dünyanın demokrasilerinde statikliğe yer yoktur

Gece ve gündüz, merkez ve çevre, uzaklık ve yakınlık farkının olmadığı kare dünyanın bütün ülkelerinde bir arada yaşayan değişik kuşaklar, demokrasilerini zenginleştirme yolunda, yeni açılımlar yapmak zorundadırlar. Ancak söz konusu demokrasiler olunca, daha önce söylenenleri tekrarlamak yerine, yeni boyutlar kazandırmak ve yeni sözler söylemek çok büyük önem kazanmıştır. Hiçbir ülkede demokrasiler durdukları yerde sürekli kalamazlar. Her ülke, ekonomik, siyasal ve kültürel varlığını koruyabilmek için, yönetiminin geleceğini geçmişinden daha güçlü kılmak zorundadır.

Okumaya devam et “Gizliliğin ve kapalı kapıların olmadığı düz kare dünyanın demokrasilerinde statikliğe yer yoktur”

Gereksiz tüketime yol açan savurganlık kare dünyada atom bombasından çok daha yikicidir

Dünyada insanların hizmetlerine sunulan her şeyin, ekonominin kuralları içinde düşünülmesi, sağlık, eğitim, kültür ve edebiyat çalışmalarını, fiyatları pazarlarda oluşan, kazanç sağlamak için, alınan satılan ürünlere dönüştürmüştür. Bunun için toplumların, akıl zenginlikleri kadar, gönül zenginliklerine de yeni boyutlar kazandıran atılımlar, pazarlardaki talep yetersizliği yüzünden giderek çoraklaşmaktadır. Artık her insan dünya pazarlarında alınıp satılan her şeyin fiyatını biliyor. Ancak pazarlarda yer almayan hiçbir şeyin değerini bilmiyor.

Okumaya devam et “Gereksiz tüketime yol açan savurganlık kare dünyada atom bombasından çok daha yikicidir”

Kültürdeki ekonomi kavranılmadan ordu milletteki girişimci millet ortaya çıkmaz erik ağacında üzüm yenilmez

Yirminci yüzyılın ikinci yarısında Anadolu insanı cephelerdeki savaşların yerine, pazarlardaki yarışların geçtiğini görerek, “Ordu” toplumlardan “Girişimci” toplumlara dönüşme yolunda önemli adımlar atmış, çığır açıcı çalışmalar yapmıştır. Yirminci yüzyılın sonunda, Türkiye dışalımcı tüketen ülkeden, dışsatımcı üreten ülkeye dönüşmüştür. Üretim gücünde ağırlık, tarım ürünlerinden sanayi ürünlerine kaymıştır. Yeryüzünü bir mescit, bir işyeri olarak gören Anadolu insanı, ekonomik ve kültürel kuruluşlarıyla, dünya pazarlarında Türkiye’ye geniş alan açmıştır.

Okumaya devam et “Kültürdeki ekonomi kavranılmadan ordu milletteki girişimci millet ortaya çıkmaz erik ağacında üzüm yenilmez”

Kültürde ve ekonomide geçmişte azınlığın rüyaları gelecekte çoğunluğun benimsediği gerçekler olur

Ekonimi kültürü, bilim ve sanat birikimi gibi, tarihin derinliklerinden süzüle süzüle gelmektedir. Dünyada ekonomi kültürü, bilimlerin hepsinden daha eski, bir tarihsel geçmişe sahiptir. Üretimin ve tüketimin olmadığı yerde, insan ve toplum olmaz. Toplumun olmadığı yerde kültür ve ekonomi olmaz. Bütün toplumlarda, fiziksel üretimin olduğu kadar, kültürel üretimin öncüleri, düşünen akıllar,seven gönüller ve üreten ellerdir.

Okumaya devam et “Kültürde ve ekonomide geçmişte azınlığın rüyaları gelecekte çoğunluğun benimsediği gerçekler olur”

Medine sözleşmesine dayanan demokratik yönetim kesintisiz bir kusursuzluk arayışıdır

Habil’den ve Kabil’den beri, bütün insanlığı kucaklayan Müslümanlar, yönetimde adalet başta olmak üzere, değişmeyen değerleri savunma yolunda, canları pahasına doğruların yanında yer almışlardır.Onların düşünce ve eylem dünyalarında, her zaman geçerli doğrular, değişmeyen değerler olarak görülmüştür. Tarihlerinin her döneminde, Müslümanlar değişen araçlarla, değişmeyen amaçları birbirinden ayırmasını bilmişlerdir.

Okumaya devam et “Medine sözleşmesine dayanan demokratik yönetim kesintisiz bir kusursuzluk arayışıdır”

Kare dünyada savaşmadan barışmasını bilenler komşularıyla birlikte yaşamasını bilirler

Bilinen yuvarlak küre dünya, “Kazan ya da kaybet” stratejisinin geçerli olduğu,savaş olmadan gelişme olmaz diyen, savaş odaklı dünyadır. Bilinmeyen düz kare dünya, “Hem kazan hem kazandır” stratejisinin geçerli olduğu, uzlaşma olmadan gelişme olmaz diyen, barış odaklı dünyadır.Küre dünya değişimi sevmeyenlerin, değişime direnenlerin,kare dünya değişime uyanların, değişimi yönetenlerin dünyasıdır.

Okumaya devam et “Kare dünyada savaşmadan barışmasını bilenler komşularıyla birlikte yaşamasını bilirler”

Gönül kazanmasını bilen insanlar iki dünyayı birden kazanır

Türkler Ahmet Yesevi’leriyle, Sarı Saltuk’larıyla Asya’nın içlerinden, Avrupa’nın içlerine uzanan, çok geniş coğrafyalarında insanların, gönüllerini kazanmaya çok büyük önem vermişler.Yaşadıkları coğrafyaları Türkler camilerle ve çarşılarla donatarak, kültürlere derinlik, ekonomilere zenginlik kazandırmışlar. Anadolu bin yıllık tarihi boyunca, üç kıtanın iki denizin odak noktasındaki konumuyla, Doğu’nun ve Batı’nın çekim merkezi olmuştur.

Okumaya devam et “Gönül kazanmasını bilen insanlar iki dünyayı birden kazanır”

Dijital dünyada aranan erdemli devlet seküler kültürün çorak topraklarında bulunmaz

Devletlerin yönetimi ve yöneticilerin taşıdığı sorumluluklar, Doğu’da ve Batı’da yüzyıllardan beri, düşünürlerin tartıştığı konuların başında gelmiştir. İnsanlık Yusuf Peygamberle, devlette yönetimin ve üretimin önemini kavramıştır. Onun hayatında devlet hiyerarşisinde, yönetenlerle yönetilenler arasındaki ilişkilerde, doğruluğun, bilginin ve bilgeliğin ne kadar önemli olduğu görülmüştür. Batı’da Platon’dan, Thomas More’a ve Campenella’ya kadar düşünürler, erdemli devletin hayalini kurmuşlardır.

Okumaya devam et “Dijital dünyada aranan erdemli devlet seküler kültürün çorak topraklarında bulunmaz”

Dünyanın yeni İstanbul’ları hem Akşemsettin hem fatih olmasını bilen yeni uçbeyleri yeni girişimciler bekliyor

İletişim ve ulaşım alanındaki baş döndürücü gelişmeler, İstanbul ile dünyanın bütün şehirleri arasındaki uzaklık yakınlık farkınını bütünüyle ortadan kaldırmıştır. Bilinen yuvarlak küre dünya gitmiş, telefon ekranına sığan, herkesin birbirini gördüğü, düz kare bir dünya gelmiştir. İnternet ortamında ulaşılmayacak, gezilmeyecek, görülmeyecek hiçbir şehir yoktur. Ülkeler arasında kısa dönemde değişmeyen siyasal sınırlar önemini yitirirken, sürekli değişen kültürel ve ekonomik sınırlar önem kazanmaktadır.

Okumaya devam et “Dünyanın yeni İstanbul’ları hem Akşemsettin hem fatih olmasını bilen yeni uçbeyleri yeni girişimciler bekliyor”

Dünyada savaşlar politikanın cephelerde devamı olmaktan çıkmıştır

Siyasal sınırların önemli olduğu sanayi toplumlarında, savaşlar cephelerde silahlarla yapılmıştır. Siyasal sınırlardan daha çok, ekonomik sınırların ağırlık kazandığı bilgi toplumlarında, savaşlar cephelerde silahlarla değil, pazarlarda ürünlerle yapılmaktadır. Geçen yüzyılda dünyanın doğal kaynaklarını paylaşamayan Avrupa ülkeleri savaşlarla yerle bir olmuştur.Gelen yüzyılda savaşlar, dünyadaki dönüşümlere uyum sağlayamayan Asya ülkelerini yakıp yıkmaktadır.

Okumaya devam et “Dünyada savaşlar politikanın cephelerde devamı olmaktan çıkmıştır”

Dünyayı gelen yıllarını geçen yıllarından daha farklı kılmasını bilenler güzelleştirir

Dünyanın gelen yılı, geçen yılından daha güzel olmalıdır. Dünyada her kurum, her kuruluş, her insan güzel, daha güzel ve en güzel olmak için, birbirleriyle yarışmalıdır. Kurumlar, kuruluşlar ve kişiler, kendileriyle daha güzel olmak için yarışmazlarsa, bulundukları yerde güzel olarak kalamazlar. Dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar, bütün ülkeler hayatın her alanında, birbirleriyle iyilikleri özendirmede, kötülükleri önlemede, yarışmazlarsa, hayatın hiçbir alanında, göze görünür, dişe dokunur, gelişme olmaz.

Okumaya devam et “Dünyayı gelen yıllarını geçen yıllarından daha farklı kılmasını bilenler güzelleştirir”

Yenilik yapmada arı kovanı yöntemini izlemek arılar gibi çalışmak

Gecelerin gündüzleri izlemesi gibi, ekonomik hayatta, üretim tüketimi izler. Nasıl gecesiz gündüz olmazsa, tüketimsiz üretim olmaz. Hayatın her alanında tüketim üretimi, üretim tüketimi peşinden sürükler. İnsanlar yaşamaya kayıtsız kalamadıkları gibi, üretime ve tüketime kayıtsız kalamazlar. Hayatın kolaylaştırılması ve güzelleştirilmesi, bütün kuruluşların yararlı üretimde yarışmalarına dayanır.

Okumaya devam et “Yenilik yapmada arı kovanı yöntemini izlemek arılar gibi çalışmak”

Dünyanın düşünce merkezi Kaliforniya’nın Silikon Vadisi’nde yenilik yapmanın sırları

Amerika’nın Kaliforniya’sı gibi, bütün ülkelerin üretim güçlerini büyütebilmeleri için, kendi kaynaklarıyla, yerel silikon vadilerini kurmaları gerekir. Bir yanında Stanford, bir yanında Berkeley üniversitelerinin yer aldığı Silikon Vadisi, dünyanın en büyük yenilik merkezidir. John Micklethwait ve Adrian Wooldridge, “A Future Perfect” isimli kitaplarında, vadideki başarının kaynaklarını on ana ilkede bulurlar.

Okumaya devam et “Dünyanın düşünce merkezi Kaliforniya’nın Silikon Vadisi’nde yenilik yapmanın sırları”

Kare dünyanın katılımcı imece ekonomisinde giderler paylaşılarak azaltılır gelirler paylaşılarak çoğaltılır

Küre dünyanın kare dünyaya dönüşmesiyle, ekonomik yapı ve kültürel doku, kabuk değiştirmiştir. Kuruluşlar ürünlerini, hizmetlerini ve bilgilerini sattıkları insanlara, bir alıcı gözüyle değil, bir abone gözüyle görmeye başlamışlardır. Kuruluşlarla alıcılar arasındaki iletişim ve etkileşim, yeni boyutlar kazanmıştır. Satıcılarla alıcılar arasındaki ilişkilerde, süreklilik sağlıklı büyümenin ve gelirleri artırmanın, en önemli ve değerli kaynağı olmuştur.

Okumaya devam et “Kare dünyanın katılımcı imece ekonomisinde giderler paylaşılarak azaltılır gelirler paylaşılarak çoğaltılır”

Ekonomilerde gökdelen ormanlarının oluşturduğu köpüklenmeleri önlemek

Hong Kong, Singapur, Doha ve Dubai örnek aldıkları New York gibi yatay değil, dikey büyüyen şehirlerdir. Onların şehir merkezleri, Manhattan benzeri birer gökdelen ormanıdır. Yirmi birinci yüzyılın piramitleri olan gökdelenlerle donatılan şehirler, bütün dünyada paradan ve arsadan para kazanmanın simgeleridir. Gökdelenler arsanın, borsa paranın, sınırsız rant sağlama araçları olmuştur. Üretim ekonomisinin yerine rant ekonomisi geçmiştir.

Okumaya devam et “Ekonomilerde gökdelen ormanlarının oluşturduğu köpüklenmeleri önlemek”

Çatışma dünyası uzlaşma dünyasına iyilikte yarışmasını bilen kurumlarla ve kuruluşlarla dönüşür

Dünya ekonomisini özel, kamu ve gönüllü kuruluşların yöneticileriyle birlikte, üretenler ve tüketenler yönlendiriyor. Onlar toplumlardan aldıklarıyla ve toplumlara verdikleriyle, bütün ülkelerin ekonomik, siyasal ve kültürel yapılarında vazgeçilmez bir yer tutarlar. Kuruluşlar ürettikleri ürünlerle, verdikleri hizmetlerle, geliştirdikleri bilgilerle iyiliklere yol açtıkları gibi, kötülüklere de yol açarlar.

Okumaya devam et “Çatışma dünyası uzlaşma dünyasına iyilikte yarışmasını bilen kurumlarla ve kuruluşlarla dönüşür”

Hayatın her alanında akılla karar vermek gönülle uygulamak

Dünyada bütün ülkelerin, karşı karşıya oldukları sorunların başında, ekonomik ve kültürel üretim güçsüzlüğünü gidermek gelir. Dünyanın her ülkesinde, katma değerleri büyük, maliyetleri düşük ve kaliteleri yüksek ürün, hizmet ve bilgi üretmek hayati önem taşır. Yeraltı ve yerüstü kaynaklarını akılla yöneten gönülle değerlendiren ülkeler, hiçbir zaman yoksul düşmezler, varlık içinde yokluk çekmezler.

Okumaya devam et “Hayatın her alanında akılla karar vermek gönülle uygulamak”

İki paralel doğru küre dünyada kesişir kare dünyada kesişmez

Düz bilgisayar ekranında, bütün ülkelerin buluştuğu kare dünyada, ekonominin paradigmaları büyük ölçüde değişmiştir. Ülkelerin dış ticarette ekonomik bağımsızlık kuramlarının yerine, ekonomik bağımlılık kuramları geçmiştir. Kuruluşlar ürettikleri ürünlerin girdilerini, dünyanın her ülkesinden alıyor, çıktılarını her ülkesine satıyor. Her kuruluş dikey büyüme stratejisinden, yatay gelişme stratejisine geçiyor.

Okumaya devam et “İki paralel doğru küre dünyada kesişir kare dünyada kesişmez”

Dünyanın bütün ülkelerinde yeni paradigmanın doğum sancıları yaşanıyor

Doksanlı yılların başında uç veren dönüşümlerle, ekonomideki ve politikadaki Sağ ve Sol paradigmalar, tedavülden kaldırılmış paralar gibi, geçerliliklerini bütünüyle yitirmişlerdir. Sağ ve Sol paradigmaların dışında, birbirinden bağımsız devletleri, birbirine bağımlı devletlere dönüştüren yeni yapılanma, gelip geçici bir ekonomik ve siyasal akım değildir. Dünyada yaşananlar geri döndürülmesi mümkün olmayan, bütün dünya dengelerini altüst edecek, yeni bir paradigmanın oluşum sürecidir.

Okumaya devam et “Dünyanın bütün ülkelerinde yeni paradigmanın doğum sancıları yaşanıyor”

Dünyada entelektüel sermayenin ülkesi olmaz ilkesi olur

Yirminci yüzyılda ülkelerin zenginliği, finansal sermayeden kaynaklanmıştır. Yirmi birinci yüzyılda, entelektüel sermayeden kaynaklanacaktır. Geçen yüzyılın simge kuruluşu Ford’tur. Yeni yüzyılın simge kuruluşu da Facebook’tur. Biri elle tutulur, gözle görülür, ürünler üretirken, biri elle alınmayan ve gözle görünmeyen hizmetler üretmektedir. Birinin üretiminde görünen,birinin üretiminde görünmeyen varlıklar önemlidir.

Okumaya devam et “Dünyada entelektüel sermayenin ülkesi olmaz ilkesi olur”